|
|||
![]() |
Nörobilim pencereden 'Hastalar Risalesi (6. Deva)' | ||
Dr. Ömer Hakan Yavaşoğlu | Nöroloji Uzmanı | |||
nehirgazetesi@hotmail.com | |||
Ey elemden teşekki eden hasta! Senden soruyorum; geçmiş ömrünü düşün ve o ömürde geçmiş lezzetli safa günleri ve bela ve elemli vakitlerini tahattur et. Herhalde ya oh, ya ah diyeceksin. Yani, ya elhamdülillah şükür ve yahudvâ-hasretâ, vâ-esefâ kalbin veya lisanın diyecek. Dikkat et, sana oh elhamdülillah şükür dediren, senin başından geçmiş elemler, musibetlerin düşünmesi, bir manevî lezzeti deşiyor ki; senin kalbin şükreder. Çünki elemin zevali, lezzettir. O elemler, o musibetler zevaliyle, ruhta bir lezzet irsiyet bırakmış ki, düşünmekle deşilse, ruhtan bir lezzet akıyor, şükürler takattur ediyor. Sana vâ-esefâ, vâ-hasretâ dedirten, eski zamanda geçirdiğin lezzetli ve safalı o hallerdir ki; zevalleriyle, senin ruhunda daimî bir elem irsiyet bırakıp, ne vakit düşünsen, o elem yine deşiliyor, esef ve hasret akıtıyor. Madem bir günlük gayr-ı meşru lezzet, bazan bir sene manevî elem çektiriyor. Ve muvakkat bir günlük hastalıkla gelen elem, çok günler manevî lezzet-i sevabla beraber, zevalindeki halâs ve kurtulmaktan gelen manevî lezzet vardır. Senin başındaki şimdilik bu muvakkat hastalığın neticesi ve içyüzündeki sevabı düşün, "Bu da geçer yahu!" de, şekva yerinde şükret. Üstad burada altıncı deva’dadüalite sırrından dem vuruyor dikkat ederseniz. İnsan gerçekten yaşarken maruz kaldığı her lezzetin sonunda hüsrana uğrayarak “ah u vah” eder. Tersi durumda aynen geçerli olup her elemin musibetin ve sıkıntının sonunda büyük bir rahatlığa ferahlığa kavuşur. Ezdad/düalitesırrından daha önce” bağımlılıklarımız/zincirlerimiz” adlı makale dizisinde de bahsetmiştik. Bu sır sadece insan biyolojisinde değil aile yapısında, sosyolojik olaylarda, şehirlerin içtimai yapısında, hukuk sisteminde, coğrafi sistemlerde ve medeniyetlerde de… ila ahir birçok hadise için kaçınılmaz gerçektir. Dünyanın meşiyeti (sünnetullah) bu düalite sırrı üzerine kurulmuş olup Allahın muradı gereği ilahi esmaların her birinin zıddını bulmasıyla neticelenen sonuç ‘idrak sıçraması’dır hz.insan’dan beklenen. Biyolojik-beden yapımızdaki, haz sisteminin çalışmasını kısaca hatırlayacak olursak: Sahte haz, geçici mutluluk duygusu duyan insanda dopamin denilen nörokimyasal salgılanması zirveye ulaştıktan sonra ,her insanda mevcut “bilinç asansörü” zirveden(+100 veya +1000 den) birdenbire en dibe doğru çakılır(-100 veya -1000’e),işte bu anda duygu durum ANHEDONİ(anlamsızlık ,boşluk, çok sıkıntılı bir sıkıcı boğucu bir sıklat hali dir ki intihara meyil artabilir ümidi olmayanlarda). İşte üstad bir günlük gayri-meşru lezzetin insana çektirdiği belki bir yıllık elem derken bunu kasdetmektedir.Tersi de geçerli olup mutluluk-haz oluşturan bilinç asansörünün biraz diplerde durarak oluşturduğu “kabz” hali ilanihaye devam etmez sabrettikten belli bir süre sonra asansör yükselir beklenen “bast” hali illaki o bilinç sahibine lezzeti ruhaniye tattırır. Ve her ikisini(birbirine zıt olan esmayı)cem edebilenler “idrak sıçraması” yaşayarak “ve Nahnuakrabuileykiminkümvelakillatubsirun/ben sizinleyim/yakınım ancak siz görmüyorsunuz” sırrına doğru bir adım daha yaklaşırlar… |
|||
Etiketler: Nörobilim, pencereden, 'Hastalar, Risalesi, (6., Deva)', |
|