|
|||
![]() |
Çocuk nedir? | ||
Sevinç Şahin | |||
svnc.shn@gmail.com | |||
Tuhaf bir soru oldu, öyle değil mi?
Sanki bilinmez bir “şey” miş gibi...
İşin aslı ben bu soruyu yazarken "bilinmez bir şey" değil de "yanlış bilinen bir şey" olduğunu düşündüm. Bir çoğumuz bu sorunun cevabını bildiğini zanneder. Zannetmek diyorum, zira kişinin bildiğini sandığı şeyler dayanaksız olunca başka bir kelimeyle ifade edilemez.
Benim lügatimde çocuk," mucize" dir. Dünyanın hala dönmesine sebeptir, çünkü her doğan "mucize" bir umuttur. Umut, yaşamın kaynağıdır. Yaşam kaynağının yok olduğunu, ya da yanlış tüketildiğini bir varsayın... Ben, çocuk dediğimiz bu yaşam kaynağımızın yanlış tüketildiğini varsaymıyorum, çünkü eminim! Dünyadaki tüm sorunların temelinde yatan en birinci sebep bu yanlışlıktır. Bu yanlışlığa hala devam ediyor olmak, daha büyük bir yanlıştır. Böyle düşünmemin gerekçesi ise hepimizin bildiği ama sık sık unuttuğu bir keyfiyet. “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar" (Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5) Hadis-i Şerifinde belirtilen keyfiyet. Yeryüzündeki en saf olgu değil midir İslam Fıtratı üzerine yaratılmış olmak? Peki bu saflığı bozan duygu ve düşünceleri nesilden nesile aktarmak için gösterilen bunca gayretin sebebi ne?
İnsan hayatının evrelerini dönemlere ayırırsak; çocukluk, insanın "kemal" dönemidir. İnsan, kâmil bir varlık olarak doğar, sonra noksanlaşır. Bu eksilme esnasındaki en büyük etken de çocuğun etrafında bulunan, yakınında olan yetişkin bireylerdir. Düşünün bir kez hepimiz bir zamanlar "mucize birer varlık" tık. Ne oldu o "mucize varlık" lara? Ne oldu o "eşref-i mahlukat" lara? Ne olduğunu ben size söyleyeyim. Çevremizdeki yetişkinler kendilerine benzetebilmek için ellerinden geleni artlarına koymadılar. Yalan, riya, öfke, sabırsızlık, tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük, kaba kuvvet, nefret, aşağılama, hakaret, ikiyüzlülük... Daha saymama gerek var mı?... Bütün bu eksilten, yontan davranışları "insanî" kelimesinin ardına saklayıp bizlere öğrettiler. Bizler ne kadar öğrendikse büyürken, o kadar onlar gibi olduk, yani "Büyüdük".
Sonra ne oldu; sıkıştık, yalan söyledik. Vermediler, kaba kuvvetle aldık. Tersimize gitti, hakaret ettik. Zaaflarımızı gösterdiler, aşağıladık. Bize benzemiyordu, hoş görmedik. Bize ihtiyacı vardı, tahammül edemedik. Yakında biterdi, sabredemedik... Ne oldu? ...Ne olacak; BÜYÜDÜK!...
Yeryüzünde hiçbir varlık, insan gibi büyümez. Her şey büyüyerek kemale ererken, insan söz konusu olduğunda iş tersine döner. Rahat bırakın çocukları. Bırakın falanı filanı "sevmiyorum" desin yüreklice. Çirkin bir şeye çirkin desin, yalana yalan desin. Siz "evde yokum" derken, "ama evdesin" desin.
Sözlerinizden ve gözlerinizden emin olsunlar. Utanmadan gülsünler, utanmadan düşsünler, utanmadan hata yapsınlar...Kulaklarını tıkamadan uyusunlar...gözlerini kapatmadan, rüya görsünler... Müsaade edin onarsınlar sizin kırılıp dökülen yerlerinizi... Bırakın onlar, kendilerine benzetsinler sizi... İzin verin bu kez onlar sizin ellerinizden tutsunlar...
Bırakın artık çocuklar, çocuk gibi büyüsünler…
|
|||
Etiketler: Çocuk, nedir?, |