|
|||
![]() |
Büyüdünüz mü, yetiştiniz mi? | ||
Sevinç Şahin | |||
svnc.shn@gmail.com | |||
Biz “Hücre” değiliz, bölünerek- ayrışarak çoğalamayız, büyüyemeyiz gelişemeyiz. Bunu niye söyledim? Şunun için: Geçtiğimiz hafta meydana gelen, hepimizi derinden üzen “kadın cinayetleri” yüzünden. Allah’ın dişi ya da erkek olduğunu belirtmeden “Ey iman edenler, ey insanlar!” diye hitap ettiği bir canlı türüyüz biz. O’nun yarattığı, sayısına henüz vakıf olamadığımız türlerden biriyiz sadece. Kadın ya da erkek olarak, o türlerden bir türün bir alt cinsiyken nasıl oluyor da kendimizi bir şey sanma gafletine düşerek, haddimiz olmayan şekilde davranma cüreti gösteriyoruz, bilemiyorum! Üzerinde yıllardır düşündüğüm ve gündemden eksik olmayarak, düşünmelerime süreklilik katan bu hazin ve acı olayların son bulması en büyük dileklerimden biri. Bu yazıya nasıl bir cümleyle başlamalıyım diye çok düşündüm aslında. Cümlelerimi nasıl kurmalıyım, dolaylı mı direk mi konuşmalıyım? Bu kararsızlıkla oturdum klavyemin başına. Kelimeler öyle dolu ki dilimde, kendiliğinden bu yazıyı meydana getiriyorlar sanki... Ne zaman bir kadın cinayeti duysam, öncelikle gözümün önüne, kral gibi büyütülmekte olan bir erkek çocuk gelir. Ebeveynleri ve çevresince doğduğu ve cinsiyeti öğrenildiği anda kutsal bir varlığa sahip olunmuş gibi sevinilen bir erkek çocuk! “Aslanım, erkeğim, paşam” gibi ifadelerle pohpohlanan bir erkek çocuk! Komikmiş gibi, kendinden büyük ya da küçük kız çocuklarını göstererek “Hangisini beğendin? Sana alalım mı?” diye sorulan bir erkek çocuk! Ağladığında, korktuğunda, sakin bir tavır sergilediğinde, renkli şeyleri sevdiğinde, yemek yaptığında, ütü yaptığında ev süpürdüğünde, elinde çiçekle görüldüğünde, çiçekleri ve çiçekli şeyleri sevdiğinde aşağılanan, utandırılan bir erkek çocuk! Bu erkek çocuğu büyüyor, sonra ne mi oluyor? En iyisi, kadınları öldürmüyor ama kendini evlendiği kadının ve doğan çocuklarının sahibi bir kral sanarak diktatörlük yapıyor. Kendini merkeze koymaya öyle alışmış oluyorlar ki başka şekilde düşünemiyor zaten. Gece kalkıp çocuğunun üstünü örtse, bir kase çorba pişirse, baba olduğu ve yemek yeme ihtiyacı olan bir canlı olduğu için değil de karısına yardımcı olmak için yapmış oluyor. Çünkü bunlar “kadın işi”. Son sözü daima kendisinin söyleme hakkına sahip olduğuna inandığı için karşısında ne eşinin ne de çocuklarının konuşmasına tahammül edemiyor. Bir de kılıf buluyor uydurulmuş hadislerle, tahakküm alanını iyi güçlendiriyor. Evlilik, evlilik olmaktan çıkıyor bir köle -efendi ilişkisine dönüşüyor. Bu anlattıklarım en iyi ihtimaldi (!), ya başka ne oluyor kendini kral sanarak büyüyen erkek çocuğu? “Benim istemem yeterli, isterim, alırım” havalarında, sevdiğini söylediği kadına “ya benimsin ya toprağın” cümlesini romantik bir şey söylemiş gibi söylüyor ve kafası bozulduğunda bunu gerçekleştirmekte hiçbir beis görmüyor. Ya da eşine ve evlatlarına evcil hayvan muamelesi yaparak “Daha ne istiyorsunuz, karnınız tok, sırtınız pek!” diyerek, onların duygu ve düşüncelerine asla kulak asmıyor. Evrenin merkezindeler ya kendileri, etrafındaki insanları kendisinin bir uydusu gibi görüyor. Sızlanmaya, şikayet etmeye, istemeye, ayrılıp gitmeye hakkı yok hiçbirinin. Öfkelenmeyi erkeğin hakkı gibi görmekten vazgeçmedikçe, çocuklarımıza (kız- erkek fark etmez) kadın ya da erkek olmanın ne bir üstünlük ne de bir acizlik olmadığını, herkesin ilk önce “insan” olduğunu öğretmedikçe, saygı duymayı, durup dinlemeyi, her insanın doğuştan gelen hak ve özgürlüklere sahip olduğunu ve bunun hiç kimse tarafından alınamayacağı, Allah-ü Teala’nın böyle bir hakkı hiç kimseye vermediğini öğretmedikçe daha çok cinayetler gündemimize girer. Sevmenin anlamını bilmeyen, sevemez. Sevilmeyen sevemez, başı okşanmadan büyüyen baş okşamasını bilmez. “Sen, Sen! Varsa yoksa sen!” diye büyütülenin, “Ben!” diyerek yaşaması kadar normal bir şey var mı? Toprağa ne ektiysek, onu biçtik! Toprak, münkir değil. Münkir olan insan! Dünyaya ilk geldiğinde, beraberinde getirdiği iyilik ve güzellik adına ne varsa inkar ediyor. Bunu yetişkinlik sanıyor. Sadece yaş alıyorsunuz, dikkat edin! Yetişkin olmak başka bir şeydir; yetişkin olmak, doğduğun günkü saflığa tekrar erişmektir. Büyüdünüz mü, yetiştiniz mi? Çocuklarınızı büyütüyor musunuz, yetiştiriyor musunuz? Bu yeni yılın bu ilk günlerinde, sorun kendinize. Yapın muhasebenizi, sonucu bizle paylaşmanıza gerek yok, gerekeni yapmaya karar verin ve yapın, yeter! Biz zaten medya gündemi değişince anlarız. |
|||
Etiketler: Büyüdünüz, mü,, yetiştiniz, mi?, |
|